1–2 Sonunda Eyüp ağzını açtı ve doğduğu güne lanet edip şöyle dedi:
3 “Doğduğum gün yok olsun,
‘Bir oğul doğdu’ denen gece yok olsun!
4 Karanlığa bürünsün o gün,
Yüce Tanrı onunla ilgilenmesin,
Üzerine ışık doğmasın.
5 Karanlık ve ölüm gölgesi sahip çıksın o güne,
Bulut çöksün üzerine;
Işığını karanlık söndürsün.
6 Zifiri karanlık yutsun o geceyi,
Yılın günleri arasında sayılmasın,
Aylardan hiçbirine girmesin.
7 Kısır olsun o gece,
Sevinç sesi duyulmasın içinde.
8 Günleri lanetleyenler,
Livyatan’ı uyandırmaya hazır olanlar,
O günü lanetlesin.
9 Akşamının yıldızları kararsın,
Boş yere aydınlığı beklesin,
Tan atışını görmesin.
10 Çünkü sıkıntı yüzü görmemem için
Anamın rahminin kapılarını üstüme kapamadı.
11 “Neden doğarken ölmedim,
Rahimden çıkarken son soluğumu vermedim?
12 Neden beni dizler,
Emeyim diye memeler karşıladı?
13 Çünkü şimdi huzur içinde yatmış,
Uyuyup dinlenmiş olurdum;
14 Yaptırdıkları kentler şimdi viran olan
Dünya kralları ve danışmanlarıyla birlikte,
15 Evlerini gümüşle dolduran
Altın sahibi önderlerle birlikte.
16 Neden düşük bir çocuk gibi,
Gün yüzü görmemiş yavrular gibi toprağa gömülmedim?
17 Orada kötüler kargaşayı bırakır,
Yorgunlar rahat eder.
18 Tutsaklar huzur içinde yaşar,
Angaryacının sesini duymazlar.
19 Küçük de büyük de oradadır,
Köle efendisinden özgürdür.
20 “Niçin sıkıntı çekenlere ışık,
Acı içindekilere yaşam verilir?
21 Oysa onlar gelmeyen ölümü özler,
Onu define arar gibi ararlar;
22 Mezara kavuşunca
Neşeden coşar, sevinç bulurlar.
23 Neden yaşam verilir nereye gideceğini bilmeyen insana,
Çevresini Tanrı’nın çitle çevirdiği kişiye?
24 Çünkü iniltim ekmekten önce geliyor,
Su gibi dökülmekte feryadım.
25 Korktuğum,
Çekindiğim başıma geldi.
26 Huzur yok, sükûnet yok, rahat yok,
Yalnız kargaşa var.”